‘Bow’ ne zaman yay anlamına gelmez?

Çeviri işlerinin büyük bir kısmı öyle ya da böyle İngilizce içerir.  İşte zorluk burada.  İngilizce karmaşık ve zengin bir dildir, çok fazla düzensizliği, benzer ama aslında farklı anlamlı ve aynı yazılıp farklı okunan ve anlamları tamamen farklı olan kelimeler vardır.

Peki ‘bow’ ne zaman yay anlamına gelmez?  Kemer, reverans ve hatta bir ağaç anlamındayken.

Hemen açıklayalım:

  • Bow (b-oh diye okunuyor) bir kurdele veya ayakkabı bağı bağlamanın sonucu.
  • Bow (b-oh diye okunuyor) ok fırlatan bir tür silah.
  • Bow (b-ow diye okunuyor) saygı göstermek için yapılan bir tür eğilme. Örneğin Kraliçenin karşısında eğilirsiniz (bow).  Bir hanımefendi reverans yapar.
  • Bough (bu da b-ow diye okunuyor) ağaç dalı demektir.

Bazı kelimeler hem fiil hem de isimdir:

Use (youz diye okunuyor)bir şeyi uygulamak anlamına gelen geniş zamandaki bir eylem.

Use (yoos diye okunuyor) bir eşyanın kullanılışı.

Bir cümleyi başka bir dile çevirmek genellikle tamamen farklı iki kelimeye ihtiyaç duyulacağı anlamına gelir ve hangileri olduğunu bilmek oldukça önemli.  Örneğin Fransızcada ‘use’ fiil anlamında employer ya da se servir de olabilir.  Ama isim olan ‘use’ için emploi veya utilisation kullanılır.  Yanlış anlamak, cümlenin anlamını tamamen değiştirebilir.

Sonra bir de ‘licence’ (isim-lisans) ve ‘license’ (fiil-izin vermek), ‘practice’ (isim-uygulama) ve ‘practise’ (fiil-uygulamak) var.  Karşınızda Amerikalı biri yoksa ikisi de aynı okunur.  Bir diğer ayrılık ise Amerikalıların ‘spelt’ yerine ‘spelled’ demesi.

Eğer İngilizcede hem yazılı hem de sözlü olarak akıcı değilseniz yanlış anlamak oldukça kolay.  Anadili İngilizce olanlar bile bunlarla problem yaşayabiliyor!

Bir de İngilizce isimler var. Bazıları basit:

Green (Greene olarak da okunabilir)

Brown (bazen olduğu gibi ya da Braun diye okunuyor)

Smith (genellikle Smyth diye okunuyor ama Smythe kelimesinin okunuşu farklı)

Peki ya bunlar:

Cholmondley (Chumley diye okunuyor)?

Berkeley (Barclay diye okunuyor)?

Mainwaring (Mannering)?

Ve ffoulkes (evet küçük harflerle iki tane ‘f’ var) veya St John (Sinjen diye okunuyor)?

Tabii birçok kelimenin aynı anlama gelmesi yalnızca İngilizceye özgü değil.  Japoncada ayakkabı, gözlük, şapka, eldiven, palto ve eşarp giymek için her eşyaya için farklı fiiller olduğunu biliyor muydunuz?  Fakat takmak ve giymek için aynı fiil kullanılır.

Fransızcada ‘brown’ (kahverengi) sıfat halinde ‘brun’ oluyor.  Fakat kahverengi saç ‘cheveux châtain’ ve kahverengi ayakkabı ise ‘les chaussures marrons’.

Gramer çorbası

‘He’, ‘she’ ve ‘it’ (erkek, dişi ve hayvan/cansız için ‘o’) bilinmeyenleri ancak birçok özne söylendikten sonra kullanılır.  Örneğin:

John Downes şirkete katıldığında Genel Müdür onu karşıladı.  O orada olmaktan memnun olduğunu söyledi.

Kim orada olmaktan mutlu, John Downes mi Genel Müdür mü?

Bu tür şeyler, bir dilden diğerine çeviri yapılırken düzeltilmezse karışıklığa sebep olur.  Problem şu ki yukarıdaki örnekte ikinci cümledeki ‘o’, ‘John Downes’ veya ‘Genel Müdür’ ile değiştirilse biçimsiz görünebilir.  Çeviri görevleri sürekli bunun gibi zorluklar çıkarıyor ve iyi bir çevirmen bunların üstesinden gelecektir!

Her dilin kendi gramer yapısı vardır. Örneğin Almancada fiil geçmiş zaman olunca cümlenin sonuna gider, yani:

We went for a walk (yürüyüşe gittik)

şöyle olur

We were walking gone (Wir sind spazieren gegangen – yürüyorduk gittik)

Fransızcada sıfat, isimden sonra gelir … ve bu sadece işin yüzeysel hali.

Dilin inceliklerini inceleyerek kendinizi yormanın amacı ne ki?  Basitçe itibarınızın tehlikede olması.  Yanlış anlarsanız itibarınız sönebilir ve geri kazanması da çok zor olur.

Share this :